Romatizma hemen hemen her yaşta görülen ve savunma mekanizmasında çeşitli bozukluklara yol açabilen bir hastalıktır. Toplumda çoğunlukla romatizmaya sıcak ya da soğuk havanın neden olduğu düşünülse de bu yanlış bir kanıdır. Romatizma kilolu kişilerde daha fazla ağrıya neden olup, eklemlerde şişlik, sıcaklık ve ağrı ile kendisini gösterir, tedavi edilmediğinde ciddi rahatsızlıklara neden olur.
Romatizma kelime olarak eski Yunan kökenli olup, eklemlerde kötü özellikli iltihaplı sıvı birikmesi anlamına gelir. Romatizmal hastalıklar genel olarak kronik (süreklilik gösteren) hastalıklardır. Yani bir kişiye romatizmal hastalık tanısı konduğunda, bu kişi bir anlamda hastalıkla yaşamayı öğrenmelidir. Romatizma sürekli ve düzenli olarak, doktor takibi ve ilaç kullanımını gerektirir.
ROMATİZMA BELİRTİLERİ
Romatizma belirtileri arasında kas güçsüzlüğü, kas ağrısı, sırt ve bel ağrısı, ciltte döküntüler, tırnak değişiklikleri, deri sertliği, gözyaşı azalması, ağız kuruluğu, gözlerde kızarıklık, görmede ani azalma ve kayıp, uzun süreli yüksek ateş, parmaklarda renk solması, solunum sistemi ile ilgili belirtiler (Nefes darlığı, kuru öksürük, kanlı balgam vb.) görülür. Aynı zamanda;
- sindirim sistemi şikayetleri,
- böbrek fonksiyonlarında azalma,
- nörolojik belirtiler (Felç, bilinç değişiklikleri vb.)
- kalp ve dolaşım sisteminde yaşanan olumsuzluklar (Damarlarda pıhtı oluşumu, nabız kaybı vb.)
da romatizmal hastalıklarının belirtilerindendir. Kendine has belirtileri bulunan ve organ tutulumlarına neden olan romatizmal hastalıkların tedavisi, günümüz koşullarında artık mümkündür. Eklem ve omurga romatizması yaşan kişilerde sıklıkla görülen şikayetler şöyle sıralanabilir;
- Eklemlerde ağrı, şişlik, hareket kısıtlılığı
- Sabahları eklemlerinde sertlik olması, daha sonra yavaş yavaş gevşemesi
- El parmaklarında soğukta beyazlaşma, sararıp solma
- Cilt altında bezeler
- Güneşte ciltte aşırı duyarlılık ve yaralar gelişmesi
- Ellerde veya vücudun herhangi bir yerinde deride sertlik
- Güçsüzlük, merdiven inip çıkamama, oturup kalkamama ve kaslarında ağrı – özellikle sabahları daha belirgin bel ağrısı ve tutukluk hali – Gözlerinde sık sık iltihaplanma (üveit)
Romatizma çeşitleri
Eklem romatizması olarak bilinen Romatoid Artrit nedeni bilinmeyen, kronik seyirli ve sistemik iltihaplı bir hastalıktır. Pek çok eklemi aynı anda etkilemesi sonucu şekil bozukluklarına ve sakatlanmalara sebep olur. Hayat kalitesini oldukça düşüren eklem romatizması iltihaplı bir hastalık olması nedeniyle zaman zaman organ tutulumları da görülür. Toplumda görülme sıklığı %0.5 ile %1 aralığındadır ve her yaşta görülebilir olsa da çoğunlukla 30 ile 50 yaş aralığında başlar. Kadınlarda erkeklere oranla iki-üç kat fazla görülür. Sebebi tam olarak bilinmese de genetik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu kabul edilir. Çevresel faktörler arasında sigara kullanımı eklem romatizmasının en büyük risk faktörünü oluşturur. Hastaların yaklaşık %70’inde birkaç haftada gelişen hafif ateş, hâlsizlik, kilo kaybı, yorgunluk ve eklem ağrısı hastalığın ilk belirtileri arasında yer alır. Eklem ağrıları çoğunlukla uyku ve istirahat sonrası hissedilir. Sabah tutukluğu en önemli bulgular arasında yer alır. Romatoid Artrit‘in diğer bazı belirtileri şöyle sıralanır:
- Ellerde şişme ve ağrı
- Dirsek ve dizlerde şişme
- Bazı omurlarda tutulum kaynaklı boyun ağrıları
- Ağrısız deri altı nodülleri
- Kalp ve akciğer tutulumu
- Gözlerde ani kızarma ve ağrı
- Nörolojik tutulum
Kas ve yumuşak doku romatizması olarak adlandırılan fibromiyalji yaygın ağrılar ile seyreder. Burada ağrı eklemlerden kaynaklanmaz ancak yaygın olarak ağrı ve sızı hissedilir. Sabah tutukluğu ve yorgunluğa, vücutta hassas noktaların varlığı, iç ve dış uyaranlara karşı hassasiyet ve uyku bozuklukları eşlik eder. Toplumda oldukça sık görülen kas ve yumuşak doku romatizmasında genellikle hastalarda çift taraflı, ancak bir tarafta daha fazla olan ağrı görülür. Sıklıkla boyun, omuzlar, sırt, göğüs, bel, kalçalar ve dizlerde ağrı hissedilir. Zaman zaman ağrıların şiddeti ve konumu değişebilir. Yorgunluk ve bitkinlik hastanın hayat kalitesini düşürecek kadar şiddetlidir ve gün boyu sürebilir. Hastalar sabah dinlenmemiş uyanırlar ve uykuları son derece hafiftir. Gece boyunca tuvalet ihtiyacı hissederler. Şikayetler soğuk, yorgunluk, çok çalışma ya da hareketsizlik ile artarken sıcak, masaj, istirahat ve hafif egzersiz ile azalır. Hastalar genel olarak hassas kişiliklere sahiptir ve bazı antidepresan ilaçların kişiye iyi gelmesi nedeniyle de depresif olmamalarına rağmen depresyon tanısı konabilir. Hayatı tehdit etmeyen fibromiyalji hastalığında organ tutulumu gibi riskler bulunmaz.
Romatizmal hastalıkların tanısı için pek çok test yöntemi bulunur. Öncelikle hastanın hikayesi dikkatlice dinlenir ve genetik geçmişi dikkatlice incelenir. Fizik muayene ile belirtiler incelendikten sonra hekimin ihtiyaç duyduğu durumlarda laboratuvar testleri istenir. İyi bir hikaye anamnezi ve fizik muayene ile tanının %70’i konabilse de ayırıcı tanıda laboratuvar testleri gereklidir. Romatizma testi diye bir test olmamasına rağmen farklı testler uygulanarak romatizmal hastalığın türü netleştirilir. Bu testler şöyle sıralanabilir:
- Kemik metabolizmasını değerlendirmek için kalsiyum, fosfor ve alkali fosfataz ölçümleri
- İltihap varlığını ve şiddetini anlayabilmek için kan testleri
- Anemi varlığının tespiti
- İmmünolojik testler
- Eklem aralığından alınan sıvının incelenmesi
- Biyopsi ile doku incelemesi
- Elektromiyografik ve radyolojik incelemeler
Hemen tüm hastalıklarda olduğu gibi romatizmal hastalıklarda da erken tanı son derece önemlidir. Erken tanı ile sakatlıklar ve organ tutulumları önlenebilir.
Romatizmal hastalığın tam olarak teşhisi konduktan sonra kişiye özel olarak tedavi başlanır. İlaçlar, sistemik olarak yani tüm vücuda etki sağlayabilmesi için içsel olarak uygulanır. Bu noktada amaç semptomları gidermek olabileceği gibi hastalığın seyrine olumlu etkisi bulunan ilaçlarla hastalığın ilerleyişini durdurmak ya da geriletmek olabilir. İltihap önleyici, hastalığı modifiye edici ilaçlar, kortizon ve daha pek çok yöntem olumlu etkileri nedeniyle kullanılabilir. Buna ek olarak eklemlere lokal tedavi uygulamaları yapılabilir. Burada doktorunuzun önerdiği tedavi yöntemini düzenli ve devamlı olarak uygulamak son derece önemlidir.